Törene; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Mahinur Özdemir ile askeri ve siyasi yetkililer ve bazı şehit yakınları katıldı.

Kur'an-ı Kerim tilaveti ve yapılan duanın ardından şehitlerin naaşı uçaklara taşındı, memleketlerine uğurlandı.

Şehitler için dua eden Numan Kurtulmuş, törende bulunan şehit ailelerine başsağlığı dileklerini sundu.

Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait 68-1609 kuyruk numaralı C-130 tipi askeri kargo uçağı, 11 Kasım'da Azerbaycan-Gürcistan sınırına düşmüş ve 20 asker şehit olmuştu.

Şehitler, memleketlerinde kılınacak Cuma ya da ikindi namazlarını müteakip cenaze namazlarından sonra toprağa verilecek.

Hastanede tedavi altına alınan anne Çiğdem Böcek ile çocukları Kadir ve Masal, doktorların tüm müdahalelerine rağmen yaşamını kaybetti. Baba Servet Böcek’in entübe edildiği öğrenildi.

Olayın ardından yapılan incelemelerde ailenin Ortaköy’de bir seyyar satıcıdan midye yediği ve bir restoranda yemek tükettiği belirlendi. Zehirlenmenin kaynağını tespit etmek için hem otelde hem de gıda tüketilen işletmelerde detaylı incelemeler yapıldı.

Beşiktaş Belediyesi’nin açıklamasına göre, ailenin yemek yediği restoran kamu sağlığını koruma amacıyla süresiz mühürlendi. İlçe Tarım Müdürlüğü ekipleri işletmeden numuneler aldı ve hijyen şartlarıyla ilgili kapsamlı denetim başlattı.

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü'ne bağlı Gıda ve Yem Şube Müdürlüğü, konuyla ilgi soruşturma başlatıldığını duyurdu. Lokum, kumpir ve midye satıcısı 3 şüpheli gözaltına alındı.

El Muhabir

Yaklaşık yüz bin Ahıska Türkü, 14 Kasım 1944 tarihinde, Gürcistan’ın Ahıska bölgesinde asırlarca yaşadıkları ana vatanlarından koparılarak Sovyetler Birliği’nin uzak bölgelerine sürgün edildiler.

Sürgün sırasında binlerce Ahıska Türkü yaşamını yitirirken, hayatta kalanlar ise tüm zorluklara rağmen kimliklerini, dillerini, dinlerini ve geleneklerini koruyarak gelecek nesillere aktarmayı başardı.

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Sürgünün 81. yıl dönümünde bu büyük acıyı hüzünle hatırlıyor, sürgünde hayatını kaybeden kardeşlerimizi bir kez daha saygı ve rahmetle anıyoruz. Ahıska Türklerinin ana vatanlarına dönüş sürecinin başarıyla tamamlanmasını temenni ediyoruz." ifadelerine yer verildi.

Ahıska Türkleri bu hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyaret ederek, Türkiye'nin son dönemde verdiği destekten dolayı minnettar olduklarını belirtmişti.

TİKA’nın desteğiyle KKTC’de Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığına bağlı Eski Eserler ve Müzeler Dairesinin sorumluluğundaki müze ve ören yerlerinde eserler hakkında bilgi sunan QR kodlu dijital sisteme geçildi.

Daha önce ziyaretçiler bilgilere basılı broşürlerle ulaşıyor; bu durum hem maliyet hem de kâğıt israfı nedeniyle çevreye ek yük oluşturuyordu. TİKA, dijital erişimin sunduğu imkânlardan yararlanarak QR kod üzerinden dijital broşürlere ulaşılmasını sağlayan sistemi hayata geçirdi. Böylece bilgilere hızlı, güncel, masrafsız ve çevre dostu erişim mümkün hale geldi.

Proje kapsamında belirlenen tüm müze ve ören yerlerine yönlendirme yapan QR kodlar hazırlanarak ziyaretçi alanlarına yerleştirildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde sürdürülen etkinlikler çerçevesinde, TİKA ile Güney Afrika Camiatul Ulema (Müslüman Alimler Birliği) işbirliğinde gerçekleştirilen program, bölge Müslümanlarını bir araya getirdi.

TİKA tarafından 2024 yılında restorasyonu tamamlanan Hamidiye Camisi’nde düzenlenen etkinlik, medrese öğrencilerinin Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından ilahiler okundu ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hayatını konu alan söyleşiler yapıldı. Program, katılımcılara ikramların sunulmasıyla sona erdi.

Operasyonu EGM Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı ve Ankara İl Emniyet Müdürlüğü koordinesinde; Ankara Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü yürüttü. Kocaeli, İstanbul ve Artvin Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüklerinin de desteğiyle düzenlenen operasyonlarda 5 şüpheli yakalandı.

Konuyla ilgili açıklama yapan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, "Bizim bütün mücadelemiz, bir insanlık suçu olan uyuşturucudan, başta gençlerimiz olmak üzere tüm vatandaşlarımızı korumak. Biz bu mücadeleyi, sadece ülkemiz için değil, tüm insanlık için yapıyoruz." dedi.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Elim kazada şehit olan pilotumuza Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Orman teşkilatımızın ve aziz milletimizin başı sağ olsun." açıklamasını yaptı.

Yapılan açıklamaya göre; Orman Genel Müdürlüğü'ne ait 2 adet AT802 yangın söndürme uçağı, Hırvatistan Zagreb’te planlanmış olan bakım faaliyeti için dün Çanakkale’den hareket etti. 2 uçak meteorolojik şartlar sebebiyle geceyi Hırvatistan Rejika Havaalanı’nda geçirdi. Bugün TSİ 17:38’de Zagrep Havaalanı için kalkış yapmasını müteakip, hava muhalefeti sebebiyle tekrar Rejika Havaalanı’na dönüşe geçti. Dönüş rotası esnasında bir uçak Rejika Havaalanı’na inerken, diğer uçakla TSİ 18:25’te telsiz irtibatı kesildi.

Gürcistan'da binden fazla personelin katılımıyla yapılan arama çalışmaları sonucu 20 şehidin tamamının cenazeleri bugün itibariyle tespit edildi. Gürcistan'a gönderilen askeri uçak, şehitleri bu akşam teslim alarak Ankara'daki Mürted Hava Üssü'ne getirdi.

Şehit cenazeleri bugün Adli Tıp Kurumu'nda yapılacak otopsinin ardından Ankara'dan memleketlerine uğurlanacak.

Bursa Valiliği'nden yapılan açıklamaya göre; Hava Pilot Binbaşı Serdar Uslu, Yenişehir'de Cuma namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek. Hava Uçak Bakım Astsubay Başçavuş Ramazan Yağız ise Harmancık ilçesinin Demirciler köyünde defnedilecek.

Nahit İlgen,Kayseri; Burak Özkan, Niğde; İlhan Ongan, Bilecik; Akın Karakuş, Sakarya; İlker Aykut, Tekirdağ; Emre Mercan, Eskişehir; Ahmet Yasir Kuyucu, Konya; Berkay Karaca ise Kırklareli'ndeki törenlerin ardından son yolculuklarına uğurlanacak.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise "Kıbrıs meselesine en gerçekçi çözümün Ada'da iki devletin bir arada var olmasından geçtiğine inanıyoruz." dedi.

KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman'la görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Erdoğan, "Ada'daki iki halkın barış, refah ve emniyet içinde yan yana yaşayabileceği bir çözümün mümkün olduğuna dair tutumumuzu koruyoruz." ifadelerini kullandı.

Rum tarafının ne siyasi gücü ne de ekonomik refahı Ada'daki Türklerle paylaşmak istemediği belirten Erdoğan, "Rum tarafı Kıbrıs için çözümü, 1963'te silah zoruyla ele geçirdiği, bugün ise hiçbir hükmü kalmamış ortaklık devletinde Kıbrıslı Türkleri azınlık konumuna indirgemekte görüyor." şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC liderinin Rum tarafına son dönemde verdiği mesajlarda 'Kıbrıs Türkü'nün egemen eşitliğinden taviz verilmeyeceğini' vurgulamasını son derece isabetli bulduğunu kaydetti.

Erdoğan, Kıbrıs meselesinin bugüne kadar çözümsüz kalışının temelinde Rum tarafının Kıbrıs Türklerinin egemen eşitliğini ve eşit uluslararası statüsünü reddetmesinin olduğunun altını çizdi.

Erhürman: Masa devrilirse statükoya dönülemez

KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ise Türkiye'nin Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin tüm çalışmalarda, dün olduğu gibi bugün de en önemli aktörlerin başında geldiğini vurguladı. Erhürman, Türkiye ile sarsılmaz kardeşlik ilişkisini daha da geliştirerek sürdüreceklerini kaydetti.

Erhürman, Kıbrıs Türk halkının "iki eşit kurucu ortak statüsünün tartışmaya, müzakereye, pazarlığa açık olmadığını dile getirdi ve Kıbrıs Adası'nın tamamı üzerinde egemenlik haklarına sahip olduğuna dikkat çekti. KKTC Cumhurbaşkanı, Kıbrıs'ta ve bölgede kimsenin kaybetmeyeceği adil ve kalıcı bir barış istediklerini ekledi.

Erhürman, "Türkiye'yi ve Kıbrıslı Türkleri yok sayan, görmezden, dışlayan hiçbir formül bu bölgede uygulanabilir değildir, gerçek ve kalıcı bir çözüme hizmet etmeyecektir." dedi.

Çözüm için gerçek müzakerelere hazır olduklarını belirten Erhürman, Kıbrıs Rum tarafından son anda masayı devirmesi durumunda statükoya geri dönülmeyeceğinin baştan güvence altına alınmasını istediklerini dile getirdi.

Tufan Erhürman, basın toplantısının ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'la da bir araya geldi.

Açıklamada, "İslam dünyasının saygın düşünürlerinden Raşid el-Gannuşi, ömrünü adalet ve hukuk devleti mücadelesine adamış bir siyaset ve fikir insanıdır. Gannuşi, toplumun tüm kesimlerinin temsil edildiği bir Tunus inşası için diyalog ve barışçıl siyaset çizgisinden hayatı boyunca ayrılmamıştır. Buna rağmen tamamen siyasi gerekçelerle ve hiçbir somut delil olmaksızın yıllardır cezaevinde tutulmaktadır." denildi.

Tunus'ta 2021'den beri süregelen otoriter gidişat ve özgürlüklerin ortadan kalkmasının hak ihlalleri açısından ciddi bir endişe oluşturduğunu belirten Mazlumder, "Raşid el-Gannuşi ve arkadaşlarının derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması, bir insanlık, adalet ve vicdan çağrısıdır. Uluslararası toplum hukuk ve insan haklarını savunma konusunda tutarlı davranmalı, Gannuşi'nin çağrısına kayıtsız kalmayarak Tunus yönetimini insan hakları ilkelerine uymaya zorlamalıdır." açıklamasını yaptı.

Tüm siyasi tutuklular serbest bırakılmalı

MAZLUMDER, Tunus Hükümeti'ni; ifade özgürlüğüne saygı göstermeye, adil yargılanma hakkını korumaya ve sağlık durumları da dikkate alınarak Raşid el-Gannuşi başta olmak üzere tüm siyasi tutukluları derhal serbest bırakmaya çağırdı. Uluslararası toplumu ise hukuk ve insan haklarını savunma konusunda tutarlı davranmaya ve bu çağrıya kayıtsız kalmamaya davet etti.

Nahda Hareketi lideri ve Tunus eski Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi, “devletin güvenliğine karşı komplo kurmak” suçlamasıyla 17 Nisan 2023’te gözaltına alınmış Tunus İlk Derece Mahkemesi tarafından söz konusu suçlama ile 14 yıl hapis cezasına mahkûm edilmişti. Benzer şekilde, Anayasa Hukuku Profesörü Cevher bin Mübarek de çok sayıda siyasetçi, hukukçu ve muhalifle birlikte aynı suçlamalarla Şubat 2023’te tutuklanmış ve 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Yaşanan ağır hukuksuzluklara karşı Cevher bin Mübarek açlık grevine başlarken, onunla dayanışma amacıyla Raşid el-Gannuşi de açlık grevine başlamıştı.

İ

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu hesaplar üzerinden devamlılık halinde dezenformasyon içeren bilgiler yayıldığının tespit edilmesi üzerine ‘Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma’ suçu kapsamında re'sen soruşturma başlatıldığını açıkladı.

İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinden, ilgili hesapların erişime engellenmesi talebinde bulunulduğu belirtilen açıklamada, "Anılan hesapların 5651 Sayılı yasanın 8/A maddesi uyarınca erişime engellenmesine karar verilmiştir. Kararın icrası için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'na müzekkere yazılmıştır." ifadelerine yer verildi.

Kararın ardından, söz konusu hesaplara erişim engellendi.

Ekrem İmamoğlu'nu kendi ismiyle açtığı Twitter hesabı da daha önce engellenmişti.

Atlı askerler eşliğinde Külliye'ye gelen Kıbrıslı Türk lider, İstiklal Marşı'nın çalınmasının ardından tören mangasındaki askerleri selamlarken, kendisi onuruna top atışı yapıldı. Külliye'nin bahçesinde tokalaşarak poz veren iki lider daha sonra görüşmeye geçti.

Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Görüşmelerde Kıbrıs meselesine ilişkin güncel gelişmeler değerlendirilecek olup, Türkiye-KKTC ilişkileri tüm veçheleriyle ele alınacaktır." denildi.

Kırımoğlu'nun 82. yaşı dolayısıyla bir mesaj yayınlayan Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanı Refat Çubarov, "Sizin sarsılmaz duruşunuz, bizim zafere ve eve dönüşe olan inancımızdır. Allah size güç, sağlık ve başarı vermeye devam etsin! Hepimize, barbar Rusya’ya karşı zafer; Kırım’ın ve Kırım Tatar halkının bağımsız Ukrayna devleti içinde mutlu bir geleceği nasip olsun!" ifadelerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ise mesajında şu ifadelere yer verdi: "Eline silah almadan inancı ve yüreği ile zulmü ve bütün zulüm sahiplerini titreten, insan haklarına saygılı bütün iyi insanların kahramanı olan, altı aylık iken ailesiyle ata yurdu Kırım'dan sürgün edilerek işkenceyi, hapisleri ve açlık grevlerini yaşayan, Kırım Tatarı soydaşlarımızın efsanevî millî lideri ve Türk dünyasının büyük evladı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Agamızın 13 Kasım ad gününü kutluyor; nice ad günlerini sağlık ve esenlikle ömrünü adadığı güzel vatan Kırım'da birlikte kutlamayı Cenab-ı Hakk'tan niyaz ediyorum."

Ukrayna Parlamentosu İnsan Hakları Yetkilisi Dmitro Lubinets, " O, yaşamının tamamını halkının özgürlüğü ve onuru uğruna adadı. Onun sarsılmaz iradesi, ilkeli duruşu ve cesareti milyonlarca Ukraynalı için ilham kaynağı oldu. Sayın Mustafa Bey’e nesillere yol gösteren bu yolda ilerlemeye devam etmesi için sağlık, güç ve kuvvet diliyorum!" paylaşımını yaptı.

Abdülcemil Kırımoğlu kimdir?

Kırım Haber Ajansı'nın yaptığı derlemeye göre; Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, 13 Kasım 1943 tarihinde Kırım’ın Bozköy köyünde dünyaya geldi. 18 Mayıs 1944 tarihinde bütün Kırım Tatarları gibi Özbekistan’a sürgün edildi. Taşkent'te bir fabrikada çalışmaya başladı.

1969 yılında Kırımoğlu, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) İnsan Hakları Koruma Grubu kurucularından biri oldu. Verdiği insan hakları mücadelesi için ömrünün 15 yılını hapis ve sürgünlerde geçiren Kırımoğlu, 1970’li yıllarda kendisine karşı açılan bir davadan dolayı açlık grevi ilan etti. Kırımoğlu açlık grevini 9 ay devam ettirdi.

Aylarca açlık grevindeki Kırımoğlu’ndan haber alınamayınca bazı radyo ve gazeteler, Kırımoğlu’nun ölümünden bir olasılık olarak bahsederken bazı gazeteler ise kesin bir şekilde öldüğünü bildirmişti. Türkiye’de de öldüğü haberi yayıldıktan sonra, birçok ilde hakkında gıyabi cenaze namazı kılınmıştı.

O yıllarda "esir Türklerin sembolü" olan Kırımoğlu, 1986'da serbest bırakıldı ve ailesiyle birlikte Kırım'a döndü. 1991 yılının haziran ayında, Kırım Tatar Milli Kurultayı toplandı. Ardından Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) kuruldu ve KTMM Başkanı olarak da Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu seçildi.

1998 yılından bu yana Ukrayna milletvekilliği yapan Kırımoğlu, 2014-2019 yılları arasında Ukrayna Cumhurbaşkanlığının Kırım Temsilcisi görevini yürüttü.

Türkiye Cumhuriyet Nişanı sahibi Ukrayna Kahramanı

Kırımoğlu, Ekim 1998’de Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından Kırım Tatarlarının barışçıl mücadelesine katkısı nedeni ile Nansen Mülteci Ödülü'ne lâyık görüldü. Ayrıca 2011 Nobel Barış Ödülü'ne de aday gösterildi.

15 Nisan 2014 tarihinde de Kırım Tatarlarının Sovyet Yönetimi tarafından maruz bırakıldığı sürgünü sürekli gündemde tutan ve Ukrayna Parlamentosunda Kırım Tatarlarının temsilciliğini yapan Kırımoğlu’na, dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Cumhuriyet Nişanı tevcih edildi.

Kırımoğlu'nun 80. yaş günü olan 13 Kasım 2024 tarihinde, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy tarafından "Ukrayna Kahramanı" ünvanı verildi.

Kırım'a girmesi yasak

2014 yılında Kırım'ı işgal eden Rus yönetimi, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun 2019 yılına kadar Kırım'a girişini yasakladı. Aynı karar daha sonra 2034 yılına kadar uzatıldı.

Rusya tarafından işgal edilen Kırım’daki Akmescit’in, Kremlin kontrolündeki sözde Kievskiy Bölge Mahkemesi, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkardı. Kırım Tatar halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na karşı, Rusya Ceza Kanunu’nun üç maddesi gerekçe gösterilerek dava açıldı.

"Bizler için yalnızca bir toprak parçası olmayan vatan; bağımsızlığımızın sembolü, şanlı ecdadımızın bizlere bıraktığı mukaddes bir emanetidir. Kahraman milletimizin her türlü hayâsızca akına göğsünü siper ettiği, uğruna; canını, cananını, hatta bütün varını verdiği, ulvi değerleri yaşatmak için gazi olduğu, şehadet şerbetini içip Hakk’a yürüdüğü cennet yurdumuzdur. Vatan; içerisinde huzur ve güvenle yaşadığımız, hür olmanın onurunu tattığımız, istikbâlin umudunu taşıdığımız, âlimler, arifler, erenler diyarıdır.

‘Vatan’ deyince her şeyi unutup ileri atılan kahraman ordumuz ve Mehmetçiğimizi hayırla yâd etmek hepimiz için bir borçtur. Adını Fahr-i Kâinat Efendimizin adıyla anıp ‘Mehmetçik’ dediğimiz kahramandır o… ‘Peygamber Ocağı’ yuvasıdır onun! Güçlü, atılgan, zeki, becerikli ve gözü pektir! Daima ön safta olmak ister; asla durmaz, durmak nedir bilmez. Cepheden cepheye koşarken her türlü zorluğa göğüs gerer, vatan sevgisini daima ileride, en önde tutar ve ‘Vatan sağ olsun!’ der, ‘Yeter ki vatan sağ olsun!’ Şairin dediği gibi;

Şehitler tepesi boş değil,

Toprağını kahramanlar bekliyor!

Ve bir bayrak dalgalanmak için;

Rüzgâr bekliyor!

Destanı öksüz, sükûtu derin meçhul askerin;

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye

Yattığı toprak belli,

Tuttuğu bayrak belli,

Kim demiş meçhul asker diye?

Bilâkis onlar diridirler

Kur’an-ı Kerim, bu iman ve aşkla toprağa düşen canları, şehitler tepesini boş bırakmayan kahramanları şöyle anlatmaktadır: “Allah yolunda öldürülenlere sakın ölüler demeyin. Bilâkis onlar diridirler; Rableri katında rızıklara mazhar olmaktadırlar.” Cenâb-ı Hakk’ın bu müjdesine nail olmak isteyen kahraman ordumuz, geceleri gündüze, gündüzleri geceye sığdırmak için zamanı ve mekânı unutmuş, koşmaktadır. Mehmetçiğimiz, bugün; kanıyla, canıyla, her şeyiyle büyük bir mücadele içindedir. Sadece ülkemiz sınırlarında değil, ayak bastığı her yerde; sınır ötelerinde, gönül coğrafyamızda, garip sesinin, mazlum çığlığının yankılandığı her köşede insanlık onuru, iffet ve namusu ayakaltında kalmaktan kurtuluyor. Bu öyle bir insanlık mücadelesi ki, “Gevşemeyin, üzülmeyin. Eğer iman etmişseniz üstün olan sizlersiniz” buyuran Yüce Kitabımız, barış yolunda bu kutlu askere, İslam’ın son ordusuna, kahraman neferlerimize umut oluyor. Onları yeryüzü mazlumlarının duasına mazhar kılıyor. Şair bu hususu ne kadar da güzel ifade ediyor:

Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi!

Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi!

Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,

Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın!

Fitne-Fesat tohumlarına karşı uyanık olun

Devletimizin bütünlüğü, vatanımızın bekası ve milletimizin selameti için sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirmek; bize medeniyetler kurduran, zaferden zafere koşturan milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmak ve bunları gelecek nesillere aktarmak, birlik ve beraberliğimizi sekteye uğratmamak, aramıza fitne ve fesat tohumları ekmek isteyenlere karşı uyanık olmak, kardeşliğimizden asla ödün vermemek üzerimize düşen bir borçtur.

Bu vesileyle Bedir’den Malazgirt’e, İstanbul’un Fethi’nden Çanakkale’ye, İstiklâl Harbi’nden 15 Temmuz’a, kelime-i tevhidin nurunun aziz milletimizin ve kutlu devletimizin üzerine düştüğü ilk günden bugüne kadar î’lây-i kelimetullah aşkıyla üzerinde özgürce yaşayabileceğimiz bir vatan için canlarını feda eden, ayrıca geçtiğimiz Salı günü elem verici uçak kazasında şehadet şerbeti içen aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal eden kahraman gazilerimizi ve devlet büyüklerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum. Milletimiz var olsun, devletimiz ilelebet payidar olsun.

Hutbemizi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu müjdeleriyle bitirmek istiyorum: “İki göz vardır ki cehennem ateşi onlara dokunmaz: Biri, Allah korkusundan ağlayan gözdür. İkincisi ise gecesini Allah yolunda nöbet tutarak geçiren gözdür!”

KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ise "Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilişkileri, herhalde başka hiçbir iki devlet arasındaki ilişkilerle kıyaslanamayacak kadar özel ilişkilerdir." ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, ilk resmi yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştiren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ile Meclis’te bir araya geldi.

Seçim sonuçları dolayısıyla Erhürman’ı tebrik ederek görevinde başarılar dileyen Kurtulmuş, Türkiye ve KKTC’nin ele vererek adadaki Türk halkının haklı davasını bütün uluslararası platformlarda savunmaya devam edeceklerini vurguladı. KKTC ile Türkiye arasındaki ilişkilerin müstesna olduğunu ifade eden Kurtulmuş, bu ilişkilerin şimdiye kadar olgunlaşarak bugünlere kadar geldiğini belirtti.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, KKTC’nin böylesine önemli bir devlet haline gelene kadar nice badirelerden geçtiğini, nice büyük zulümlerle karşılaştığını, Kıbrıs Türk halkının yok olma tehlikesiyle nasıl karşı karşıya kaldığını bildiklerini ve yakın tarihin maalesef Kıbrıs Türkleri bakımından acı sayfalarla dolu olduğunu söyledi.

Yayılmacı ENOSİS planları çerçevesinde Kıbrıs'ı tamamıyla Türklerden uzak bir ada haline getirmek istenilen bir yerde yayılmacı ve son derece maksimalist taleplerin artık geçerli olmadığının gün yüzüne çıktığını vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Ama çok şükür büyük mücadelelerle, büyük fedakarlıklarla 50 yıl artık geride kaldı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de bütün uzuvlarıyla tam manasıyla mükemmel bir devlet haline gelmiştir. Bu devletin varlığının, gücünün uluslararası alanda da tanıtılması en önemli önceliklerimizden birisidir."

İki devletli çözümden başka yol yok

Kıbrıs'ta iki devletli çözümden başka da bir yolun olmadığı, iki devletin de kendi milli kimlikleri içerisinde barış içinde yaşayabileceği bir ortamın ortaya konulmasının mümkün olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti her alanda artık işbirliği tabirinin bile yetersiz kaldığı, mükemmel bir şekilde birlikte hareket etme becerisini kazanmıştır. Görüş ayrılıkları olabilir, siyasi tutum farklılıkları olabilir ama nihayetinde Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti; birlikte, yan yana, kol kola ortak milli hedefleri doğrultusunda yürüme becerisini sürdürecektir.

Türkiye'nin Kıbrıs'taki garantörlüğünün de özellikle bölgedeki son gelişmeler çerçevesinde ne kadar önemli olduğunu ne kadar hayati olduğunu bir kere daha görmüş olduk. Bazen diyoruz, eğer Türkiye'nin garantörlüğü olmasaydı Allah muhafaza belki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti şimdiye kadar Gazze gibi bir yer haline gelirdi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti buna müsaade etmemiş, bundan sonra da müsaade etmeyecektir. Biz uluslararası alanda güçlü ve gerçekten etkili bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin var olması için bütün gücümüzle sizlerle birlikte bu haklı milli davamıza destek olmaya devam edeceğiz."

Kıyas kabul etmeyen özel ilişkiler

KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ise Azerbaycan-Gürcistan sınırında askeri kargo uçağının düşmesi sonucu şehit olan askerlere Allah’tan rahmet, ailelerine ve Türk milletine sabırlar diledi.

Gazi Meclis’in çatısı altında bulunmaktan, TBMM Başkanı Kurtulmuş ile bir araya gelmekten büyük bir onur duyduğunu belirten Erhürman, “Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilişkileri, herhalde başka hiçbir iki devlet arasındaki ilişkilerle kıyaslanamayacak kadar özel ilişkilerdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Cumhuriyet Meclisimizin çok yakın teması var. Dostluk gruplarımızla sürekli görüş alışverişi içerisindeyiz.” ifadesini kullandı.

Kıbrıs Türk halkının çok büyük bir varoluş mücadelesi verdiğini ve vermeye de devam ettiğini belirten Erhürman, “Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Cumhuriyet Meclisimiz arasındaki ilişkiler, bunları dünyaya anlatmamız açısından da bizim için son derece değerli olmaya devam edecek. Sizin katkılarınız da bu anlamda bizim için son derece kıymetli.” diye konuştu.

Ziyarette, Türkiye-KKTC Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı AK Parti Konya Milletvekili Orhan Erdem ile KKTC’nin Ankara Büyükelçisi İsmet Korukoğlu da hazır bulundu.

Metronun kapanmasına şüpheli paket ihbarının neden olduğu öğrenildi. Yaklaşık 20 dakika süren güvenlik kontrollerinin tamamlanmasının ardından, seferler normale döndü.

Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ile görüşmeler yapan Umerov, "Halkımızı evine döndürmek ve ortak güvenliğimizi güçlendirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz." açıklamasında bulundu. Kırım Tatar kökenli Ukraynalı yetkili, bu süreçte verdiği destek için Türkiye'ye teşekkür etti.

Görüşmelerde; savunma sanayiinde ortak projeler, üretim ve teknoloji alanlarında iş birliğini derinleştirme konuları da müzakere edildi.

Gürcistan İçişleri Bakanı Gela Geladze, "Dün 19 cenazeyi morga kaldırmıştık. Yarım saat kadar önce bir cenazeyi daha tespit ettik. Adli tıp uzmanları ve soruşturma ekibinin çalışmaları sürüyor." dedi.

Cenazelerin yarın Türkiye'ye getirilmesi bekleniyor.

Uçağın dün teknik ekipmanları ve parçaları üzerinde incelemelerin yapıldığını ve uzmanların analizleri sürdürdüğünü kaydeden Geldaze, çalışmalara Gürcistan ve Türkiye'den binden fazla personelin katıldığı bilgisini verdi.

Olayla ilgili soruşturma başlatan Gürcistan makamları, Türk askerî yetkililerle işbirliği içinde faaliyet gösteriyor. Çalışmalara Genelkurmay İstihbarat Başkanı Hava Korgeneral Yaşar Kadıoğlu da katılıyor.

Uçağın düşme sebebiyle ilgili olarak henüz bir açıklama yapılmadı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uçağın kara kutusunun bulunduğunu ve incelemelerin sürdüğünü belirterek; vatandaşların bu süreçte yalanlara, manipülasyonlara ve dezenformasyonlara karşı uyanık olmaları ricasında bulunmuştu.

MSB'den yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"11 Kasım’da C-130E tipi ulaştırma uçağımız, Gence'den saat 13.15'te 5’inci Ana Jet Üs Komutanlığı’na intikal için kalkmıştır. Saat 13.50’de son kez telsiz teması kurulmuş, bu saatten sonra uçakla radyo ve radar teması kesilmiştir. Saat 14.34’te uçağımızın henüz bilinmeyen bir sebeple düştüğü bilgisi alınmıştır.

Şehit olan kahraman silah arkadaşlarımızın aziz naaşlarının bugün ülkemize getirilmeleri planlanmaktadır.

Olayın meydana geliş sebebi, kaza kırım ekibinin detaylı incelemesi sonrası açıklığa kavuşacaktır. Sonucun en kısa zamanda alınabilmesi için çalışmalarımız sürdürülmektedir.

Uçağın en son bakımının 11 Eylül-12 Ekim 2025 tarihleri arasında yapıldığı tespit edilmiştir.

Düşen uçağımıza ait karakutu olarak tabir edilen cihazlar incelenmek maksadıyla ülkemize getirilmiş, Ankara’da incelemeye alınmıştır.

Envanterde bulunan diğer C-130 uçaklarımızın uçuşları 12 Kasım 2025 itibarıyla tedbiren durdurulmuştur. Detaylı olarak tüm teknik incelemeler yapılıp kontrolleri sonrasında incelemesi tamamlanan uçakların uçuşları tekrar başlayacaktır."

El Muhabir

Filistin Enformasyon Merkezi'nin haberine göre, bu sabah erken saatlerde meydana gelen olayda, Yahudi yerleşimciler camiye saldırdı, caminin bir bölümünü yaktı ve duvarlarına ırkçı sloganlar yazdı.

Yerel kaynaklar, belde sakinlerinin Yahudi yerleşimcilerin caminin girişine yanıcı madde dökerek ateşe verdiğini gördüklerini ve yangına zamanında müdahale edilmesinin caminin tamamen yanmasını engellediğini ifade etti.

Bu arada, Yahudi yerleşimcilerin dün gece Ramallah kentinin kuzeyindeki Sincil beldesine düzenledikleri baskın sırasında Filistinli bir genç yaralandı. Sincil Belediyesi, Yahudi yerleşimcilerin beldeyi ve sakinlerini koruyan komitenin üyelerine ateş açtığını ve belde sakinlerinden bir gencin ayağından yaralandığını bildirdi.

Haberde ayrıca saldırının bölgede emrivaki yoluyla yeni bir Yahudi yerleşimi ortamı oluşturmak için Yahudi yerleşimciler tarafından işgal ordusunun desteğiyle Filistinlilerin yaşadığı beldelere ve köylere düzenlenen saldırılar kapsamında gerçekleştirildiği kaydedildi.

İşgal güçleri himayesinde terör estiren Yahudi yerleşimciler, işgal ordusunun Gazze Şeridi’nde soykırım savaşı yürüttüğü iki yıl boyunca Batı Şeria’da 7 bin 154 saldırı gerçekleştirdi ve söz konusu saldırılarda 33 Filistinli şehit oldu.

El Muhabir