FT’nin analizinde şu ifadelere yer verildi:
"Yaklaşık 19 aydır devam eden çatışmalarda onbinlerce Filistinli yaşamını yitirdi; özellikle çocuklarda yetersiz beslenme kritik seviyelere ulaştı. Buna rağmen, ABD ve Avrupa ülkeleri, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetine karşı kayda değer bir adım atmadı. Gazze’deki mevcut koşullar, temel altyapının çökmesi, ilaç ve gıda eksikliğiyle daha da vahim bir hal aldı."
İsrail’in Yeni İşgal Stratejisi
"İsrail’in planı, Gazze’yi tamamen kontrol altına almayı ve sivilleri giderek daha kısıtlı alanlara hapsetmeyi amaçlıyor. Bu yaklaşım, şiddetin artmasına, kalan yapıların yok olmasına ve sivillerin yaşam koşullarının daha da kötüleşmesine neden olacak. 2,2 milyon Filistinlinin temel hakları, bu yeni saldırı dalgasıyla daha fazla tehdit altında."
Ateşkes Çabalarının Çöküşü
"Ocak ayında ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ile Hamas arasında bir ateşkes anlaşmasına katkıda bulunmuştu. Ancak bu anlaşma kısa sürede bozuldu ve Trump, Gazze’nin boşaltılarak ABD kontrolüne geçmesini önerdi. Mart ayında ateşkes tamamen çöktü ve İsrail yeni saldırılar başlattı. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, “Gazze’yi kalıcı olarak işgal edeceğiz” diyerek bu niyeti açıkça ortaya koydu. Trump’ın Körfez ülkelerine yapacağı ziyaret öncesi İsrail operasyonları geçici olarak durdurdu, ancak Netanyahu hükümeti, ziyaret sonrası saldırıların devam edeceğini duyurdu."
Batı’nın Sessizliğinin Ardındaki Gerçek
"Batılı ülkelerin 'İsrail bizim değerlerimizle uyumlu' söylemi, Gazze’de yaşanan trajedi karşısında inandırıcılığını kaybetti. Netanyahu hükümetine karşı sessiz kalmak, bu politikaları dolaylı olarak desteklemek anlamına geliyor. Bu durum, hem siyasi hem de ahlaki bir zayıflığı gözler önüne seriyor. Gazze’deki insani felaket derinleşirken, Batı’nın hareketsizliği yalnızca bir utanç değil, aynı zamanda bir suç ortaklığı olarak değerlendiriliyor."
El Muhabir