İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Pazartesi günü ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack başkanlığındaki heyetle bir araya geldi.
Aynı zamanda Suriye Özel Temsilcisi olarak da görev yapan Tom Barrack ile yapılan görüşmeye; Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanvekili Gil Reich, ABD'nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee ve İsrail'in Washington Büyükelçisi Yechiel Leiter da katıldı.
Netanyahu'nun Kudüs'teki ofisinde yapılan görüşmenin; ABD Başkanı Donald Trump yönetiminden gelen “alışılmadık derecede sert” özel mesajların gölgesinde gerçekleştiği aktarıldı. Şark el Avsat'ın İsrail basınına dayandırdığı haberine göre; görüşmede Gazze, Suriye ve Netanyahu’nun Trump ile yapması beklenen görüşme ele alındı.
İsrail’in önde gelen gazetelerinden Yedioth Ahronoth, Barrack’ın, Gazze’ye konuşlandırılabilecek uluslararası bir güçte Türkiye’nin rolüne ilişkin Netanyahu’nun kaygılarını gidermeye çalıştığını yazdı. Barrack, Türkiye’nin Hamas üzerindeki en güçlü etkiye sahip ülke olduğunu ve örgütü silahsızlanmaya ikna edebilecek en uygun aktör konumunda bulunduğunu savundu.
Gazeteye göre Barrack, Ankara’nın Trump yönetiminin Gazze için önerdiği ateşkes çerçevesini desteklediğini ve silahların teslimine ilişkin Hamas adına taahhütte bulunduğunu hatırlattı. Türk tarafının sürece dahil olmasının, tereddütlü diğer ülkeleri de uluslararası güce katılmaya teşvik edeceğini söyledi.
Yedioth Ahronoth, Barrack’ın Türkiye’nin dışlanmasının diğer ülkelerin geri adım atmasına yol açacağı uyarısında bulunduğunu, Trump’ın da girişimin başarısız olmasına izin vermeyeceğini vurguladığını yazdı.
Hamas komutanın öldürülmesi ateşkes ihlali
İsrail’in Kanal 12 televizyonu da Beyaz Saray’ın Netanyahu’ya “özel ve sert” bir mesaj ilettiğini, Hamas’ın üst düzey askeri isimlerinden Raed Saad’ın öldürülmesinin Trump’ın arabuluculuğunda sağlanan ateşkesin ihlali olarak değerlendirildiğini aktardı.
İki ABD’li yetkiliye dayandırılan bilgilere göre, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Beyaz Saray özel temsilcisi Steve Witkoff ve Başkan Trump’ın damadı Jared Kushner, Netanyahu’nun tutumundan “derin bir hayal kırıklığı” duyuyor.
Üst düzey bir ABD’li yetkili, İsrail medyasına yaptığı açıklamada Netanyahu’ya verilen mesajın açık olduğunu belirterek, “Kendi güvenilirliğinize zarar vermek sizin tercihiniz olabilir, ancak Başkan Trump’ın Gazze anlaşmasına arabuluculuk ederek kazandığı itibara zarar vermenize izin vermeyiz.” dedi.
İsrail kaynaklı provokasyonlar
ABD’li yetkililerin ayrıca Batı Şeria’da yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik şiddet eylemlerinden ve Washington’un İbrahim Anlaşmaları’nı genişletme çabalarını baltaladığını düşündükleri İsrail kaynaklı “provokasyonlardan” giderek daha fazla endişe duydukları ifade edildi. ABD’nin İsrail’den güvenliğinden taviz vermesini değil, Arap dünyasında kışkırtıcı olarak algılanan adımlardan kaçınmasını istediği kaydedildi.
Suriye konusunda ise Barrack, ABD’nin “kırmızı çizgilerini” ortaya koyarak Trump’ın Suriye’de istikrar görmek istediğini vurguladı ve sık İsrail operasyonlarının ülkeyi istikrarsızlaştırma riski taşıdığı uyarısında bulundu. Washington’un bir güvenlik mutabakatına varılmasından yana olduğu ve Suriye yönetimini zayıflatan adımlardan kaçınmak istediği aktarıldı.
Lübnan konusunda ise Trump’ın, sınırlı operasyonlarla Hizbullah üzerindeki baskının sürdürülmesini desteklediği, ancak daha geniş çaplı bir tırmanmaya karşı olduğu belirtildi.
Netanyahu-Trump görüşmesi yıl sonunda
İsrailli analistler, Netanyahu’nun ABD’nin tüm taleplerini tamamen reddetmesinin beklenmediğini, bunun yerine 29 Aralık’ta Trump ile yapılması planlanan görüşmenin başarılı geçmesi için kısmi uyum arayışına gireceğini öne sürdü. Ancak Netanyahu’nun bağımsızlık mesajı olarak, Barrack’ın gelişinden kısa süre önce İsrail’in Suriye’ye hava saldırısı düzenlediği bildirildi.
Netanyahu ayrıca Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile üçlü bir zirve düzenleneceğini açıkladı. Bu adım, İsrail’de yaygın olarak Türkiye’ye yönelik siyasi bir mesaj olarak yorumlandı.
Görüşmenin ardından Barrack’ın, temasları “bölgesel barış ve istikrarı hedefleyen yapıcı bir diyalog” olarak nitelendirdiği aktarıldı.