Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ailesiyle Yunanistan'a geçmek isterken bindikleri lastik botun batması sonucu 2 Eylül 2015'te cansız bedeni Bodrum'da bulunan Aylan bebeğin "modern dünyanın utanç vesikası olarak hafızalara kazındığını" kaydetti. Bakan Tunç, "Bu gerçeklik karşısında ülkelerin tek tek alacağı önlemler yetersiz kalmakta uluslararası dayanışma, insan hakları ve hukuk ekseninde müşterek irade oluşturmak bir zorunluluk haline gelmektedir.” dedi.
Adalet Bakanı Tunç, Fransa'nın Strazburg şehrinde düzenlenen Avrupa Konseyi Adalet Bakanları Konferansı'na katıldı.
Türkiye'nin, Avrupa Konseyi'nin kurucu üyeleri arasında yer aldığını anımsatan Bakan Tunç, "Türkiye, Konsey'in üzerinde inşa edildiği ortak ilkeler ve değerlerin muhafazasına önem atfetmekte ve bu yöndeki çalışmalara yönelik desteğini sürdürmektedir." diye konuştu.
Bakan Tunç, göç konusunun yerel bir sorun değil, küresel bir sorumluluk olduğunu kaydederek, savaşlar, terör, yoksulluk, iklim krizleri ve devlet otoritelerinin zayıflamasının milyonlarca insanı evlerini terk etmeye mecbur bıraktığını söyledi.
Ailesiyle Yunanistan'a geçmek isterken bindikleri lastik botun batması sonucu 2 Eylül 2015'te cansız bedeni Bodrum'da bulunan Aylan bebeğin "modern dünyanın utanç vesikası olarak hafızalarımıza kazındığını" vurgulayan Bakan Tunç, şöyle devam etti:
"Göçmen sayısındaki artışla beraber kıtamızda ırkçılık, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının da maalesef vahim boyutlara ulaştığını görüyoruz. Bu durum Konseyin temel bileşenlerinden olan bir arada yaşama kültürünü derinden tehdit etmektedir. Avrupa Konseyi üyesi devletler olarak göçün yükünü adil paylaşmalı, ortak standartlar geliştirmeli, kaçakçılık şebekelerine karşı daha koordineli hareket etmeli ve geri dönüş süreçlerini güvenli, gönüllü ve onurlu şekilde desteklemeliyiz."
Göç krizine insan odaklı yaklaşım
Adalet Bakanı Tunç, Suriye'de iç savaş çıkmasının ardından ortaya çıkan büyük göç hareketinin en fazla Türkiye'yi etkilediğini belirterek, "Türkiye göç krizine insan odaklı yaklaşımının en güçlü temsilcisidir." dedi.
Türkiye'nin son 13 yılda 4 milyona yakın sığınmacıya ev sahipliği yaptığını ve uluslararası koruma hukukunun tüm gerekliliklerini titizlikle yerine getirdiğini vurgulayan Adalet Bakanı Tunç, geçici koruma altındaki Suriyelilere eğitimden sağlığa, barınmadan sosyal hizmetlere kadar geniş bir haklar yelpazesi sunulduğunu dile getirdi.
Bakan Tunç, Türkiye'nin "mültecilerin geri gönderilmemesi ilkesine sıkı sıkıya bağlı" olduğunu belirterek, "Sınır güvenliğini sağlarken insani yükümlülüklerinden taviz vermemektedir. Uluslararası örgütlerle işbirliğini sürekli geliştirmektedir. Göçü kriminalize etmeden, insan onurunu zedelemeden yönetmektedir. Türkiye, göç politikalarını yalnızca güvenlik eksenli değil, insan hakları odaklı bir çerçevede yürütmektedir." diye konuştu.
“Ülkemiz, Avrupa'nın ve insanlığın yükünü omuzlamıştır." ifadesini kullanan Tunç, şöyle devam etti:
"Türkiye sadece kendi coğrafyasının değil, Avrupa'nın da güvenliği ve istikrarı için kritik bir rol üstlenmektedir. Ancak göç, hiçbir ülkenin tek başına çözebileceği bir mesele değildir. Adil paylaşım, dayanışma ve ortak sorumluluk artık ertelenemez bir ihtiyaçtır. Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde göç konusunda dünya genelinde örnek gösterilen uygulamalara imza atmaya devam edecektir. Ülkemiz insan haklarına bağlılığını ve insani sorumluluğunu aynı kararlılıkla sürdürecektir. Son olarak özellikle vurgulamak isterim ki, Avrupa'nın güvenliği, istikrarı ve insan hakları düzeni birbirine alternatif değil birbirini güçlendiren unsurlardır."




