Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu haftaki Cuma hutbesinde, "Gelin hamamı, Bekârlığa veda partisi, Cinsiyet partisi, Bebek geliş kutlaması gibi dinimizde ve kültürümüzde yeri olmayan, Allah’ın haram kıldığı günahlara kapı aralayan etkinliklere asla tevessül edilmemelidir" denildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, hutbede şu ifadelere yer verildi:
"Düğünlerde mahremiyete riayet edilmelidir"
"Evliliğin ilanı olan nişan, nikâh ve düğün gibi merasimler ise sevinç ve mutluluğu paylaşmanın zarif yollarıdır. Gönülleri kaynaştırmanın, birlik ve beraberliği güçlendirmenin, dostlukları pekiştirmenin nadide fırsatlarıdır. Her işimizde olduğu gibi nişan, nikâh ve düğün merasimlerindeki ölçümüz, yüce dinimiz İslam’dır. Dinimiz, düğün merasimlerinde erkeklerin ve kadınların kendi aralarında mahremiyete riayet ederek meşru sınırlar içerisinde eğlenmelerine izin vermiştir. Ancak mahremiyetin gözetilmediği, tesettürün hiçe sayıldığı, alkolün tüketildiği, sevinçleri kedere dönüştüren silahlı kutlamaların yapıldığı, yüksek sesli müziklerle gece gündüz demeden çevrenin rahatsız edildiği, oluşturulan konvoylarla insanların can ve mal emniyetinin hiçe sayıldığı bir eğlence anlayışı dinimizde yoktur."
"Evliliğin ruhunu bozan şeyler"
"Sade bir yüzük, içtenlikle yapılan bir dua, küçük bir ikram ile gerçekleşmesi gereken düğün merasimleri; maalesef, günümüzde, israf ve gösterişin zirveye çıktığı törenlere dönüşmüştür. Şatafatlı salonlardan israf kokan menülere, tesettüre uymayan kıyafetlerden hediyeleşme ruhundan uzak adeta bir borç gibi değerlendirilen takı yarışlarına kadar abartılı yapılan her şey, evliliğin ruhunu bozmaktadır. Allah Resûlü (s.a.s)’in bu husustaki uyarısı gayet açıktır: "Nikâhın en hayırlısı, en kolay olanıdır.” Dolayısıyla; evlilik teklifi, kız isteme, söz kesimi, kına ve çeyiz gibi evliliğe atılan adımlar, ailelerin ve gençlerin altından kalkamayacağı yükler haline getirilmemelidir."
"Evlilik yük haline getirilmemelidir"
"Unutmayalım ki; evlilikler sadelikten uzaklaşıp, gösterişe dönüştükçe ağır bir yük haline gelmektedir. Bu durum da gençlerimizi evlilikten soğutmakta ya da onların hiç evlenmemelerine sebep olmaktadır. Düğünlerde, “Allah rızası” yerine “El âlem ne der!” anlayışı hâkim olduğunda; rahmetin yerini zahmet, muhabbetin yerini nefret, bereketin yerini borç almaktadır. Örf, adet ve gelenekler bahane edilerek “Eksik bir şey kalmasın!” düşüncesiyle yapılan harcamalar, kredi ve faiz yüküyle hem aileleri hem de gençleri telafisi güç sıkıntılara sürüklemektedir."
El Muhabir