Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, mesleki eğitimde kalıcı etkiyi oluşturan asıl unsurun öğretmen olduğunu belirtti. Yılmaz, “Öğretmen iyi konumlandığı zaman diğer tüm faktörleri aşan bir etkide bulunuyor. Tabiri caizse iyi bir öğretmen çadırda da olsa, en zorlu koşullarda da olsa iyi insan yetiştirebiliyor." dedi.
Mesleki liselerinde uygulamaya konulacak Dijital İkiz Atölyeleri projesinin tanıtım programına katılan Yılmaz, mesleki eğitimi prestijli hale getirmek istediklerini belirterek ailelere çağrıda bulundu. Haydarpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde dün düzenlenen programda konuşan Cevdet Yılmaz, “Aslında aileler çocuklarının geleceği için mesleki eğitimi daha ön plana alsalar birçok mesele kendiliğinden çözülecek. Hiçbir beceri kazanmamış, sadece teorik eğitim görmüş çocuklarımızın iş de bulamazlarsa yaşayacakları sıkıntıları hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla beceri kazanma meselesi çok daha önemli hale gelecek önümüzdeki dönemlerde. Yapay zekânın, yeni teknolojilerin geliştiği ortamlarda becerisi olan insanlar çok daha avantajlı bir konuma yükselmiş olacaklar." ifadelerini kullandı.
Yılmaz, atölye ve laboratuvarların sanal ve artırılmış gerçeklik imkânlarıyla güncellenerek öğrencilerin yapay zekâ, robotik, otomasyon ve endüstriyel kalite kontrol gibi alanlarda yetiştirildiğini, bu kapsamda Havacılık ve Uzay Teknolojisi, Yapay Zekâ Uygulamaları ve Endüstriyel Kalite Kontrol programlarını hayata geçirdiklerini, İŞKUR eliyle meslek lisesi mezunlarının istihdama daha hızlı katılması için destek mekanizmaları oluşturduklarını bildirdi.
Dijital ikiz projesi
Dijital ikiz teknolojisi, üretim süreçlerinin dijital ortamda birebir simülasyonunu mümkün kılan, riskleri azaltan, karar mekanizmalarını güçlendiren üst düzey bir teknoloji olarak eğitimde yeni bir kapı aralıyor. Öğrencilerin; makineleri işletebilen, süreçleri analiz edebilen, veriyi okuyabilen, problem çözme kabiliyeti yüksek, üretim süreçlerinin arkasındaki mantığı kavrayabilen bireyler olmasını amaçlanıyor vaha okul sıralarındayken geleceğin fabrikalarına adım atmış olmaları sağlıyor. Bu yaklaşım, öğrenmeyi güvenli, tekrarlanabilir ve tüm bölgelere eşit şekilde erişilebilir kıldığı için özellikle dezavantajlı bölgelerdeki öğrenciler açısından kritik bir fırsat sunuyor.
Çocuklar ortaokuldan itibaren üretim ortamıyla tanışıyor
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ise 2024-2025 eğitim öğretim yılı itibarıyla 3 bin 408 mesleki ve teknik ortaöğretim kurumunda 1 milyon 625 bin 673 öğrencinin eğitim gördüğünü, bu öğrencilerin mesleki ve teknik Anadolu liselerinde 56 alanda, 119 dalda, mesleki eğitim merkezlerinde ise 39 alanda, 193 dalda yollarına devam ettiğini aktardı.
Mesleki eğitim merkezlerinin, 2016'dan itibaren örgün sistemin bir parçası hâline geldiğini anımsatan Tekin, şunları kaydetti:
"Çıraklık eğitimi gençlerimizin hem iş gücü piyasasına hem de sosyal güvenlik sistemine dâhil olduğu güvenli bir zemine kavuştu. Öğrencilerimiz iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı sigorta kapsamına alındı. Fark derslerini tamamladıklarında meslek lisesi diplomasına ulaşabilecekleri bir yapıya kavuştu. İşletmeler, iş sağlığı ve güvenliği ölçütleri bakımından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız ile Bakanlığımızın ilgili birimleri tarafından düzenli biçimde denetleniyor. Uygun bulunmayan on binlerce işletmeyle sözleşmeler feshediliyor. Güvenli okul-güvenli atölye-güvenli işletme zinciri adım adım tahkim ediliyor."
Tekin, Türkiye Yüzyılı'nda mesleki eğitim için çizdikleri istikameti Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi ile somutlaştırdıklarını, "Herkesin bir mesleği olmalı." yaklaşımıyla eğitim, istihdam ve üretimi baştan sona gözden geçirdiklerini, "eğitim-istihdam-üretim" hattını birlikte düşünerek daha esnek, erişilebilir ve sektörle daha iç içe bir yapı kurmaya gayret ettiklerini belirtti.
Üretim dünyasında yaşanan köklü değişimin meselenin bir diğer boyutu olduğunu belirten Tekin, şöyle konuştu: "Çok kısa sayılabilecek bir zaman dilimi içinde klasik tezgâh düzeninden sensörlerle izlenen, anlık verilerle yönetilen, bütün süreçleri dijital ağlarla birbirine bağlanan bir sanayi yapısına geçildi. Tasarım, üretim, bakım, lojistik ve kalite kontrol eskiden olduğu gibi birbirinden kopuk safhalar değil; tek bir veri akışının içinde birbirine eklemlenen halkalar halinde işliyor. Böyle bir manzara karşısında mesleki eğitimi alışageldiğimiz yöntemlerle sürdürme imkânımız kalmadı. Gençlerimizi, Sanayi 4.0 tartışmalarının merkezinde yer alan ve her gün yeni boyutlar kazanan bu yeni üretim evrelerine hazırlayacak güncel, sahadan beslenen ve hakikate yaslanan bir bakışa ihtiyaç var. Dijital İkiz Atölyeleri Projesi'ni tam da bu ihtiyacın somut bir cevabı olarak kurguladık."





