Gazze Şeridi'nde sağlanan ateşkesin hemen ardından Filistin halkı, harabeye dönmüş konutlarına doğru yola koyuldu. Yıkılmış yapılar ve ağır kayıplarla yüzleşen binlerce kişi, savaşın derin yaralarını taşıyor; kalıcı huzur ise hâlâ kırılgan bir zeminde duruyor.
Deutsche Welle'nin haberine göre, Gazzeli üç çocuk annesi Nesrin Hamad, kocasından haber almayı büyük bir kaygıyla bekliyor. Eşi, Gazze şehrindeki Şeyh Rıdvan semtine güçlükle ulaşmış durumda. Nesrin ise ailenin çatışma döneminde barındığı, Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Bela'da bekliyor.
Gazze'deki koşulları aktaran Nesrin Hamad, "Eşim bugün Şeyh Rıdvan'daki evimize gitti. Bombalandığını biliyorduk ama gözlerimizle görmek bambaşka bir acı" diyor. Konutları tamamen yerle bir olmuş; semt ise tanınmayacak kadar değişmiş.
Nesrin'in kocası, Cuma namazı vakitlerinde İsrail'in ateşkes duyurusunu yapmasının peşinden Gazze'nin kuzeyine yönelen on binlerce bireyden biriydi. O andan beri sosyal platformlarda yayılan görüntülerde, ağırlıklı olarak yaya halde kuzeye yürüyen kalabalıkların Gazze sahil şeridinden geçtiği gözlemleniyor.
Savaşın aileler üzerindeki yıkıcı etkisi
Nesrin Hamad, hava bombardımanlarının durmasından dolayı rahatladığını belirtiyor fakat yuvayı yitirmek, iki yıllık göç sürecinin en sarsıcı darbesi olarak kaldı. Ailesi bu dönemde tam 17 defa mekan değiştirmiş.
Hamad, "Allah'a şükür savaş bitti ama içimizdeki her şeyi öldürdü. Arkadaşlarımızı, akrabalarımızı, komşularımızı kaybettik. Gazze'yi yerle bir etti. Bizi ruhsal olarak yıktı. İlaç yokluğundan, yerinden edilmeden ve kirli çevreden kaynaklanan hastalıklar yayıldı. Umarım bir daha asla savaş olmaz ve umarım bir daha asla korku yaşamak zorunda kalmayız" diyor.
BM raporları ve yıkım boyutu
Birleşmiş Milletler (BM), Gazze'deki yapıların üçte ikisinin çatışmalar esnasında zarar gördüğünü veya tamamıyla yok olduğunu öngörüyor. Hamas idaresindeki Gazze Sağlık Bakanlığı'na göre, iki yıl süren mücadelelerde ağırlıklı sivil kayıplarla 67 binden fazla kişi şehit oldu.
BM'nin İşgal Edilen Filistin Toprakları Bağımsız Araştırma Komisyonu, bu çatışmayı "soykırım" olarak tanımladı. İsrail ise bu suçlamayı sertçe yalanlıyor.
Altı çocuklu baba Mahmud Afif, İsrail güçlerinin Gazze şehrini sardığı ve ele geçirdiği süreçte kentte kalmıştı. Güneyde barınacak mekan veya maddi imkânı olmadığını ifade eden Afif, "Gazze'nin batısında üç farklı nokta gezdim. Allah'a şükür, hiçbir çocuğum ölmedi, ben de hâlâ hayattayım" diyor.
Ancak Afif, Şucaiye'deki yuvasının tamamen harap olduğunu aktarıyor: "Hayatım boyunca kardeşlerimle birlikte inşa ettiğim evi kaybettim. Gazze'de son iki yılda yaşananların hiçbir anlamı olmadı. Aksine, Gazze'yi yıllarca geriye götürdü. İsrail, önümüzdeki yıllar boyunca sürecek düşmanlıkların temelini attı."
"Bizi nasıl bir gelecek bekliyor, bilmiyoruz"
Genç Filistinli Fatin Lubbad'ın da evi harap edilmiş. Ailesi, risklere rağmen kuzeyde direnmeye çalışmış lakin İsrail hücumlarının şiddetlenmesiyle Eylül'de güneydeki Han Yunus'a sığınmak zorunda kalmış. Orada terk edilmiş bir hapishane yapısında barınmışlar.
Lubbad, Gazze'de artık umut besleyemediğini dile getiriyor:
"Kuzeye dönmenin bir anlamı yok çünkü evimizi kaybettik. Ancak pasaportlarımızı çıkarana kadar orada geçici olarak kalabiliriz. Sonra Gazze'deki cehennemden önce Mısır'a ya da başka bir ülkeye gitmek istiyoruz. Gazze'de savaş bitmiş olabilir ama cehennem sürüyor. Bizi nasıl bir gelecek bekliyor, bilmiyoruz."
Gazze'yi kim yönetecek?
Nesrin Hamad ve eşi gibi ebeveynler için ufuk sisli. Yavruları iki yıldır eğitimden mahrum, sağlık altyapısı neredeyse iflas etmiş halde. ABD aracılığındaki mutabakat, insani yardımların girişini kapsasa da İsrail'in sınır kapılarında ne kadar esneklik göstereceği muğlak.
Siyasi planda da dev soru: Gazze'nin idaresi kime kalacak?
ABD Başkanı Donald Trump ve eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in de dahil olduğu küresel bir heyetin gözetiminde, uzman bürokratlardan oluşan yeni bir Filistin otoritesi oluşturulması gündemde. Ne var ki pek çok Filistinli, karar mekanizmalarından dışlandığını hissediyor. Mahmud Afif, "Tek dileğim, çocuklarımın geleceğini kurabilecek bir liderin başa gelmesi" diyor.
El Muhabir




